Hareket etmek üzere programlanmış bir bedene sahip olsak da modern yaşam bizi binaların içine, masaların başına hapseder, ihtiyaçlarımızı karşılamak için harcamamız gereken efor gittikçe azalır. Bu durumdan en çok etkilenen vücut parçalarımızdan biri de kaslarımızdır. Çünkü kaslar, kullanıldıkları zaman güçlerini koruyabilir. Bunun bir örneğini yaşam içinde görmek mümkün. Bacağını kıran bir kişi uzun süre hareketsiz kalınca, o bacakta incelme meydana gelir. Kasların eski gücüne kavuşması için yoğun fizik tedavi ve rehabilitasyona ihtiyaç duyulur.


Çoğumuz profesyonel sporcu olmadığımız için günlük hayatımıza kaslarımızı kullanacak alışkanlıkları sokmamız gerekir. Aksi takdirde kaslarımız sözümüzü dinlemez, kas ağrısı oluşur ve gerektiğinde bizi yarı yolda bırakır. Kasların bu tür zayıflıkları, “iltihapsız romatizmal hastalıklar” başlığı altında ele alınır. İkinci grupta ise “iltihaplı romatizma hastalıkları” yer alır ve bunlar kaslar üzerinde kalıcı hasar bırakır. Bu iki grup dışında kalan bazı hastalıklar da kaslar üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Örneğin kansızlık çeken bir kişide kanın taşıyacağı oksijen sınırlı olduğu için, yeterli oksijen alamayan kaslar daha kolay yorulur. Tiroit hastalıkları da vücudun enerjisini tüketerek kasların daha kolay yorulmasına neden olur. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) da kasları güçsüzleştirir.

Romatizmal hastalıklar kaynaklı kas ağrısını dikkate alın

İltihaplı romatizma hastalıkları, kasın iltihaplanmasına ve tedaviler sırasında kullanılan ilaçlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Romatizmal hastalıklar çok çeşitlidir ve bunların tamamına halk arasında romatizma hastalığı denilir. Romatizma hastalıkları kemikler, kemikler arasındaki kıkırdaklar, kemikleri çevreleyen eklem kapsülü ve onları hareketlendiren kaslar ile sinirlerin hepsini ilgilendirir. Ağrı, kas yorgunluğu, kramp, yanma, sızlama gibi şikayetler de kişiler tarafından genel olarak romatizmal yakınmalar olarak tanımlanır.

Romatizmal hastalıklar başlığı altında tüm vücudu ilgilendiren hastalıklar da yer alır. Bunlar, bağışıklık sisteminin vücudun kendi yapılarına karşı verdiği savaş ve bu savaşın getirdiği yorgunluğa bağlı ağrı, sızı şeklinde ortaya çıkar. Romatizmal hastalıklarda önce ilaç tedavisi ile olay önlenir. Bu hastalıklar kaslara kalıcı hasar verdiği için kalan yapıları fizik tedavi ve rehabilitasyon ile eski kuvvetine getirmeye çalışmak gerekir. Kas ağrısı bazen de kullanılan ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıkabilir. Örneğin çok yaygın olarak kullanılan kolesterol ilaçlarının kas ağrısına neden olduğu hatta kasa zarar veren yan etkileri bulunduğu biliniyor. Özellikle çeşitli amaçlarla kullanılan, resmi olarak ilaç olmayan ve hastalar tarafından vitamin olarak adlandırılan ürünlerin de kas ağrısı, sızı gibi yakınmalarla ortaya çıkan yan etkileri görülebilir. Buna benzer birçok olumsuz yan etkileri nedeniyle bu tür ürünleri kullanmadan önce doktora danışmak gerekir.

Kas ağrısına karşı egzersiz şart!

Yaşam biçiminden kaynaklanan romatizmalarda yapılabilecek tek şey egzersizdir. Bir kas dokusu gün boyunca aynı pozisyonda durmak için programlanmadığından, gün boyu boynu eğik şekilde telefonda konuşan ya da bilgisayar başında yanlış bir pozisyonda oturan kişilerin esneme hareketleri yapmaları önerilir. Ayrıca sabah daha erken kalkarak ya da akşam televizyon izlemekten fedakarlık ederek egzersize zaman ayırmak da çok önemli. Aksi takdirde modern yaşamın içinde kasları korumak mümkün olmayabilir.

Ev işleri ve egzersiz bir görülmemelidir, ikisi aynı etkiyi yaratmaz. Ev işleri bütün olarak uzun sürmesine rağmen, yapılan hareketlerin süresi kısadır. Kişi bir süre bir yeri siler, sonra gidip bulaşık yıkar, ardından başka bir yeri siler. Ama her işi birkaç dakika yapıp bırakır. Oysa verim alabilmek için her kasın belli bir süre çalıştırılması ve dirençle karşılaşması gerekir.

Ayrıca tek başına sağlıklı beslenme ve vitaminler kaslar üzerinde etkili olmaz ancak psikolojik fayda sağlayabilir. Özellikle kalsiyum ve D vitamini eksikliklerinin önüne geçmek de gerekir.

Kalıtsal kas hastalıkları tedavi edilebilir mi?

Kalıtsal kas hastalıkları grubuna genetik olarak aileden ya da doğumla beraber gelen hastalıklar girer. Bu kas hastalıklarının içerisinde en sık görülen, kasların enzimatik ve genetik yapısındaki bozukluklardır. Bunlar daha çok çocukluk yaşlarında belirti verir. Belirtiler çocuğun aktiviteleri sırasında çok çabuk yorulması, hareketlerini tamamlayamaması olarak ortaya çıkabilir. İleri yaşlarda çeşitli organlarda sorunlar meydana gelebilir. En önemli sorunlardan biri akciğerlerde yaşanabilir. Solunum kaslarının tutulmasına bağlı olarak nefes darlığı, nefes yetmezliği gibi sıkıntılar görülebilir. Bu hastalıklar erken dönemde belirti verir. Uzun dönemli tedavileri olmakla birlikte genetik oldukları için kesin tedavileri yoktur. Bu kişilerin, kendilerini yoracak aktivitelerden uzak durmaları ve yorulmamaları gerekir.

Enfeksiyonlar kas ağrısına neden olabilir

Enfeksiyonlar, viral ve bakteriyel olmak üzere ikiye ayrılır. Nezle, grip gibi viral ve bakteriyel hastalıklar sonrası miyalji diye tanımlanan kaslarda yorgunluk belirtileri görülebilir. Bakteriyel enfeksiyonlar, sadece kasları değil ilgili eklemleri de tutabilir. Romatizmal ateş denilen çocukluk döneminde görülebilen ateşe yine kas ağrısı eşlik edebilir. 5-15 yaş arasında sık görülen akut romatizmal ateşte, diz eklemi gibi büyük eklemlerde eklem ağrısıyla seyreden kas ağrısı ortaya çıkabilir.

Tip 1 diyabet hastaları neden daha yorgun hisseder?

Sistemik hastalıklar vücudun tümünü etkileyen hastalıklardır (kalp-damar, solunum,sindirim sistemi…). Dolayısıyla kasları da etkiler ve yorulmalarına neden olurlar. Bunların başında diyabet (şeker) ve tiroit hastalıkları gelir. Özellikle Tip1 diyabet sorunu olanlarda yorgunluk daha fazla görülür. Kasların tutulmasından kişi sadece fonksiyonel olarak etkilenmez, aynı zamanda kasların kendi iç yapısında da bazı istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Eklem hareketini yapan kaslarda fonksiyonunu yerine getirememe ve kaslarda kalınlaşma gibi durumlar görülebilir.

Tiroit hastalıkları kasları yoruyor

Tiroit hastalıklarından biri olan guatr, kas ve iskelet sistemini etkileyen ve kaslarda ağrıya neden olan bir hastalıktır. Özellikle tiroit bezinin daha az çalıştığı (hipotiroidi) durumda bu ağrılar daha belirgin olur. Bu etki, eklem ve kasların fonksiyonlarını yapamaması, erken dönemde yorgunluk belirtileriyle ortaya çıkabilir. Hipertirodi denilen tiroidin fazla çalışmasına bağlı olarak da kas iskelet sistemi tutulumları görülebilir. Bu hastalarda gövdeye yakın (proksimal) kasların fonksiyonları sırasında çabuk yorulma bulgularına rastlanabilir.

Kas ağrısı kanser belirtisi olabilir mi?

Kanserler bazı durumlarda yorgunluk ve kas ağrısı ortaya çıkabilir. Kas ağrısıyla belirti veren malign (kötü huylu) hastalıklar arasında çoğunlukla meme kanseri, akciğer kanseri ve bağırsak kanserleri bulunur. Bu kanserler ilk önce kemik dokuya nüfuz eder ve yayılımlarını kemik dokuyla yapar. Kemik dokunun çevresinde kaslar olduğu için bu kişiler çoğunlukla bel ve sırt ağrısından şikayet eder.

Kas ağrısının bir diğer nedeni: Karaciğer yağlanması

Kas yorgunluklarının nedeni organ tutulumları olabilir. Karaciğerin aşırı yağlanması, dokuları besleyen maddelerin düzenli ve ritmik salınamaması gibi durumlar kas yorgunluğuna neden olabilir. Akciğer hastalıkları da oksijen döngüsündeki bozulma nedeniyle kas yorgunluğuna neden olabilir. Çocuk yaşlarda görülen astım hastalığında, kasa giden oksijen miktarının azalması ya da karbondioksitin uzaklaştırılamamasından dolayı kas yorgunluklarına çok sık rastlanır. Yine KOAH olarak bilinen akciğer bronşlarının tıkayıcı hastalığında kasların yeterli oksijeni alamamasından dolayı aşırı yorgunluk, halsizlik ve kas ağrısı görülür. Kaslardaki yorgunluğun bir başka nedeni de anemi (kansızlık) olabilir. Kandaki hemoglobin miktarının normalin altında olması olarak tanımlanan anemi durumunda kaslar yeterince beslenemez. Bu durumda kaslarda yorgunluk, aktivite sırasında fonksiyon kaybı ve kramplar görülebilir.